21 Ocak 2010 Perşembe

Türk Savaş Sanatı ''Sayokan''

Genel Bakiş

Sayokan 4 bölge-4 hilal üzerine kurulmuştur. Her bir hilal ayak hareketi büyük komutan Alparslan'ın Malazgirt savaşında kullandığı hilal stratejisini ifade eder. Rakip hilalin içine hapsedilir ve teknik uygulamaya geçilir. Sayokan vuruşlu-yere serme sistemine sahiptir. Kahramanlık Oyunlarındaki cenkler bu kural anlayışı ile icra edilir. Ayrıca Sayokan'ın öğreti ve teknik anlayışı zıtlıkların birliği kuramı üzerine kurulmuştur. Bu anlayış teknik alanda kişiyi sağ ve sol yeteneklerini aynı seviyede geliştirir. Öğreti boyutunda ise kainatın bu anlayış ile yaratıldığını bilir ve yaşamında eksi ve artı değerleri dengelemesini öğrenir. Bu anlayış başka savaş sanatlarında yoktur. Sayokan'da iki eğitim programı ardı.

ULUÇ (TEMEL) EL TEKNİKLERİ : Ok yumruk - Orak yumruk - Kanca yumruk - Döner dirsek - Sağ ve sol sancak - Gökkuşağı - Kalkan - Burgu - Kılıç el - Sarmala at - Ters sarmala at - Osmanlı eli - Direk ok - Direk orak - Direk Osmanlı eli.
ULUÇ (TEMEL) AYAK TEKNİKLERİ : Alt, orta ve üst tırpan - Omca - art tekme - Art orak tekme - ön tekme - yan tekme - Eklem tekmesi - Ters eklem tekmesi - Durduran tekme.

TÜRK KÜLTÜREL MOTİFLERİ : Türk savaş sanatı tanımlamasından anlaşılacağı gibi, Türk kültür, geleneklerine göre kurgulanmış destanlarından etkilenmiş, yeni Türk neslinin de tarihimizde ki kahramanlıkları, yiğitlikleri hatırlamaları, ruhsal boyutunu yaşamaları, akıl ve beden gücünün ortak kullanımının kazandırdığı zevki tatmaları, Sayokan'da ilke edinilmiştir. Sayokan, kültürümüzdeki değerlerin tekrar yaşatılması, bu değerlerle Alpların yetiştirildiği bir kültürleştirme hareketidir. Prof.Dr. Özbay Güven hocamız “Türklerde spor kültürü” adlı kitabının bir bölümünde şöyle diyor. “Sporun tarihi, insanın doğa koşulları ile tanışarak, ona uyması doğada egemen olmaya başlaması ve kendisini korumak için tek araç olan vücudunu ve adalelerini geliştirmesi ile başlar. Başlangıçta sporun insanların fazla enerjilerini boşaltmak, sağlıklarını ve güzelliklerini geliştirip korumak, boş zamanlarını değerlendirmek, barışa katkıda bulunmak ve ticari yararlar sağlamak gibi amaçlar için yapılmadığı kesindir. İnsanlık tarihi ile insanın korunma ve güvenliğini sağlama mücadelesi de birlikte başlamıştır. İlk çağlardan kalma bazı resimler, spor dallarının da belirmeye başladığını gösterir. Ancak, spor tarihinin başlangıcı diye adlandırdığımız resimlerin çoğu savaş ile yakından ilgilidir. Savaşların beden gücüne dayandığı çağlarda spor, savaşa hazırlık dönemi oluşturmakta idi. Türkler de bu dönemlerde savaşa yönelik işlevleri olan sporları yapmışlar ve desteklemişlerdir.“

Günümüz yüzyılına bu anlayışı taşıyan ve başarılı olan Karate, Aikido, Judo ve Sumo ile Japonya; Tae kwon do, Hapki do, Tang soo do ile Kore; Kung-fu ve versiyonları ile Çin, Muay Thai ile Tayland olmuştur. Son 10 yıldır ise Savate ile Fransa, Capoeira ile Brazilya, Krav Maga ile İsrail bu rekabette yer almaya çalışmaktadırlar.Teknolojik alanda gelişmiş sanayi toplumları veya günümüz insanları, korumak, korunmak, güvenlik kaygılarını oluşturan duygularından hiçbir şey kaybetmemiştir, sadece tarz, yöntem, öğretiler değişmiştir.

Savaş sanatları, ne kadar savaşa hazırlık olmaktan çıkmış gibi görünse de güçlü, akıllı bireylerin yetişmesi için spor adı altında eğitimlere gereksinme yarınlarda da devam edecektir. Çünkü milli kültür ve mirasların devamiyetinde, sağlıklı nesillerin oluşmasında, vatan ve bayrak gibi milli değerlerin korunmasında akli olduğu kadar bedensel güce de gereksinme vardır. Ayrıca barışın koruyucuları savaşçılardır.

Türk savaş sanatı Sayokan, akıllı, çalışkan, erdemli, barış yanlısı, güçlü, kuvvetli, kahraman ve yiğitlerle dolu tarihimizi görselleştirmek, yaşatmak, uluslararası alanda ise bu kültürümüzü tanıtmak için oluşturulmuştur. Toplumumuzda kendi (ben) rızasını düşünen ve elde etmek için peşinden koşan, bencil, egoist bireyler yerine; milletinin faydalanabileceği çalışmalar ortaya koyan, inanç ve milli değerlerini yaşayarak koruyan, “biz” diyebilme erdeminde olan, emin, samimi, sadık, kalbi-i rızası ön planda olan bireyler yetiştirmektir.

Neden “savaş sanatı” deyimi kullanılıyor. Bu branşlar için ülkemizde yanlış kullanılan, “dövüş sporları”, “Uzakdoğu sporları”, dövüş sanatı” gibi tanımlar ve kavramlar dünya savaş sanatları terminolojisinde kullanılmaktadır. Söz konusu branşların dünyadaki ortak adı, “savaş sanatları” (martial= savaşla ilgili, savaşçı; Arts=sanatlar)dır. Ülkemizde yanlış anlaşılmalara sebep olma olasılığı olsa da biz doğru tanım“savaş sanatları”nı kullanmanın sorumluluk olduğu düşüncesindeyiz. Dünya böyle tanımlıyor, bizde doğrusunun bu olduğunu düşünüyoruz ki, yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere savaş beden eğitimi ve stratejilerinin oyunlaştırılmasından ve daha sonra spor alanlarına taşınması sonucu meydana gelmiştir bu branşlar…Japonya’da tüm savaş sanatlarının bağlı olduğu resmi kurumun adı “Budo Kan” dır.

“Bu” = Ordu, silahlı kuvvetler,
“Bushi” = Samurai, derebeyi, savaşçı, asker,
“Bushido” =Samurai savaşçılık öğretisi.
“Do” =Yol, öğreti, moral, ahlak.
“Budo Kan” = Savaşçının yolu kuruluşu.
“Kan” = Büyük bina, yapı. Anlamlarındadır.

Japon savaş sanatlarının etimolojik (köken) olarak nereden geldiğini bu küçük örnekle algılayabiliriz. Diğer savaş sanatları da aynı etimolojik sürece tabidirler. Şu bir gerçektir ki, savaş sanatlarına sahip ülkeler, uluslararası milli siyasetlerinin içinde “savaş sanatlarını” bir lokomotif, katalizör olarak kullanmışlardır. Japon dilini, kültürünü, tarihini, geleneklerini bünyesinde yaşatan Japon savaş sanatlarının bugün 156 dünya ülkesinde binlerce okulları bulunmaktadır. Aynı zamanda sivil toplum örgütü niteliği taşıyan bu okullar, faaliyet gösterdikleri ülkede, o ülkenin insanları tarafından, kendi finans kaynakları ile açılmakta yürütülmektedir. Yani, Japonya adına, Japon olmayan bir çok dünya ülkesi insanları kendi istekleriyle, Japonya’nın dilini, kültürünü, geleneğini, tarihini yaşatmaktadır. Japon savaş sanatlarının yürütüldüğü dünyada ki binlerce okul, milyonlarca yabancı (Japonlara göre) bu sanatlarda daha usta olmak için, bu ülkeyi daha yakından görmek, kahramanlarını tanımak, yaz – kış kampları etkinliklerine katılmak için de bu ülkeye akın etmektedirler…156 ülke kendi ülkelerinde düzenledikleri seminerlere, konferanslara, yaz-kış kamplarına büyük ücretler ödeyerek Japon ustaları getirmektedirler. Yani, kısacası konunun bir de ekonomik boyutu bulunmaktadır. Tahayyül edebiliyor musunuz ; Türk olmayan insanların, yabancıların, kendi ülkelerinde kendi kaynaklarıyla SAYOKAN okulları açıp, bu okullarda Türkçenin, Türk tarihinin, Türk Kültürünün yaşatıldığını, ülkemize binlerce insanın SAYOKAN eğitimleri almak için geldiğini, ekonomik bir boyuta da katkı sağlandığını…

Sön söz olarak, kanıtı hala yukarıda bahis olduğu gibi dünyada yürürlükte olan bu gerçeği, Sayokan ile gerçekleştirmeyi hedefledik…Peki bu hayal mi?

Biz hayal kurmayız, istikamet bellidir. Bu istikamet üzre doğru olanları yapmaya çalışırız taktiri, taktir makamı değerlendirir.

SAYOKAN ; “SAvaşçının YOlu ve KAN’ı” cümlesindeki kelimelerin baş hecelerinin birleştirilmesi ile meydana getirilmiştir. Türk savaş sanatı, savaşçı sözcüğü ile nasıl savaşçı olunacağının yolunu, yani akıl ve beden gücünü kullanabilme yeteneğini ve disiplinini ; Yolu sözcüğü ile erdemliliği, barışı, çalışkanlığı, sevgiyi, saygıyı tarihteki büyüklerinin, gelenek, örf ve ananelerini ;, Kanı sözcüğü ile de tarihteki kahramanların birliğini, devamiyetini amaçlamaktadır.

FAALİYET AYLARI – MEVSİMİ : 06 Mayıs – 08 Kasım tarihleri arası Kahramanlık Oyunları organizasyonlarının yapıldığı aylardır. Bu tarihler arası atalarımızın ruz-ı hızır diye adlandırdığı 179 günlük bir dilimdir. Tarihimizde hızır günleri olarak adlandırılmıştır. Savaşa hazırlık, şenlikler, festivaller, izdivaçlar hep hızır günlerinde organize edilmiştir. 09 Kasım – 05 Mayıs tarihleri arası, gelişim, teknik, hakemlik, yönetim, organizasyon seminer, toplantı ve sempozyumlarının yapıldığı aylardır. Tarihimizde atalarımız bu tarihler arasındaki ayları kasım günleri olarak adlandırmışlardır. Bu aylar arasında alplar Kahramanlık Oyunlarına teknik, taktik, sürat ve kuvvet antrenmaları ile hazırlanırlar

ALP YAZILIĞI (CENK MEYDANI) : Cenkler (müsabakalar) çim üzerinde yalın ayak yapılır. Cenk anında yağmur yağsa da cenkler devam eder. Cenk meydanı üç parsele bölünür. Birinci parsel Baş boyu (Baturalp), ikinci parsel Orta Boy (Konuralp) ve üçüncü parsel Ayak Boyu (Gencalp) olarak ayrılır. Bayanlar içinse en son bir parsel kullanılır. Eşleşen alplar aynı anda cenke başlarlar. Her cenk için belirlenmiş bir sınır yoktur. Her cenk bir hakem tarafından yönetilir. Ayrıca kule hakemleri vardır.

ALPLIK OKULU : Eski Türkler M.Ö. 6.yüzyılda Pi-yung adı verilen kale şeklindeki bir binada “Alplık Teşkilatı”nı kurdular. Dünya tarihinde ki ilk kurumlaşmadır. (Kaynak, Türklerde Spor Kültürü s.22-23 Prof.Dr.Özbay Güven). Bundan dolayı Sayokan’ da eğitim yerlerine Alplık Okulu adı verilir. Kişi önce Alp sonra Eren olma yolunda ilerler. Lakin Türk savaş sanatı yabancılar tarafından da icra edildiği için Alplık esas alınmış, erenlik ise kişilerin tercihlerine bırakılmıştır.

Cenk ABAsı

Cenk ABAsı

ABA : Sayokan abalarının çıkış noktası orijinal Türk (Uygur) abasıdır. Bu aba hala Türkistan'da kullanılmaktadır. Yukarıdaki aba 2 asırlıktır. Ve Türkler asırlar boyunca yukarıdaki aba veya benzer abalar giymişlerdir.

Egitim ABA sı

Eğitim ABA sıSayokan’ da cenk elbiselerine aba denir. Beyaz üst ve mavi üst aba olmak üzere her alpın sahip olması gereken 2 abası bulunur. Her iki abanın altları beyazdır. Beyaz aba beyaz köşe için, mavi aba ise mavi köşe içindir. Abaların kolları dirsekten üç parmak üsttedir. İki yakadan oluşan ön kısmı, sol parça sağ tarafın üstüne gelecek şekilde kapanır. Kalın kumaştan yapılan abaların omuzları sarı bir kumaştan kaplanmıştır.

Üst mavi, alt beyaz aba ise eğitim abasıdır. Alplık programı A ve B' de de kullanılır.

Bileklerde özel tasarlanmış bileklikler, bileklere zarar vermemesi içindir. Cenklerde kullanım mecburidir. Bele bağlanan kemer iki kez dolandırılır. İlk bele dolama Allah’a sadakat ve bağlılığı, ikinci bele dolama devlet ve millete sadakat ve bağlılığı, atılan düğüm ise bu ilkeleri kabul ettim, nokta koydum anlamındadır. Bu iki ilke madde ve manayı ifade eder. Yani zıtlıkların birliği kuramını tasdik eder.

Hakem abası, üst sarı, alt siyahtır. Bele ise hakemin seviyesini belirten kemeri takılır. Bir bileğinde mavi renk bant vardır, doğu alplarını, sol bileğinde beyaz bant vardır, batı alplarını ifade eder.

Hakem ABAsı

Hakem ABAsı

SELAM : Sayokan’da selam yerde ve ayakta olmak üzere iki şekildedir. Her iki selam türünde de sağ yumruk kalbin üzerine konur, baş öne eğilme yapar.

Yer selamı ; Sol diz üzerine sol el konur, sağ yumruk kalbin üzerinde sağ diz yerdedir, baş eğilir.

Ayak selamı: Ayaklar kişinin omuzları genişliğinde yana açılır, ayak baş parmakları tam karşıya bakar, sol el yumruk aşağıda, sağ el yumruk kalbin üzerinde, baş öne eğilir. Eğilmeler belden değildir. Sadece baş hareketidir. Alplik okullarında bayrağa karşı her iki selamda kullanılır. Aybar’a (eğitimci) ise sadece ayakta selam verilir.Cenk meydanında bayrağa ve protokole, halka toplu selamlama ayakta yapılır. Bayrağa selamın anlamı “yüreğimdesin”, halka selamın anlamı ise “yiğitlik şanımı koruyacağım, sizde şahit olun” şeklindedir. Cenkler ayakta selam ile başlar, anlamı “yiğitliğini kabul ediyorum, yiğitliğimi kabul et”. Alplarden birinin yenilmesi veya cenki bırakma isteklerinde ise yenilen yer selamı verir, anlamı “yiğitliğin benden üsttedir”

TOPLUMSAL ETKİSİ : Ülkemizin bir çok yerinde organize edilecek Sayokan Kahramanlık Oyunları birbirini tanımayan ama aynı kültürü yaşatan bir çok alpı bir araya getirecek, genel anlamda birlik ve beraberliğin kuvvetlenmesini sağlayacak, milletimize de yaşatacaklardır. Bireylerin toplumsallaşmasında, kimlik kazanmasında Sayokan’ın içindeki milli kültürü, örf, ananevi ve öğretisi katkı sağlayacaktır. Kültürleşme hareketi olan Türk savaş sanatı Sayokan, Türk milletinin kahramanlık, yiğitlik yeteneklerini sergilediği, görselleştirdiği organizasyonları sayesinde, Türk karakterinin, kişiliğinin unutulmamasını, daha iyi tanınmasını sağlayacaktır. Aklın, sertliğin, çevikliğin, mukavemetin, yiğitlik-erlik erdemlikler Kahramanlık Oyunları vasıtası ile sunulacak; Türk motifleri ile bezenmiş merasimlerin, ritüellerin bireyler arasındaki bağların güçlenmesine, pekişmesine, geleneklerin sürmesine, inançların tazelenmesine, değer yargılarının kökleşmesine katkı sağlayacak; toplumu canlı biçimde ayakta tutacaktır. Türk milletinin bir üyesi, Türkiye cumhuriyetinin bir vatandaşı olmanın mutluluğunun duygusunu verecektir. Türk milletinin kendine güveni yenilecek, canlı tutulacaktır.

ESTETİK YAPISI : Sayokan Kahramanlık Oyunlarında güçlü beden, stratejilerin aklederek, teknik hareketlerle akıcı bir şekilde sergilemesi insan vücudu estetiği ile görselleştirilir. Köslerin veya davulların makamları, müzisyenlerin tarihi vurguları, kıyafetler, cenk meydanının dekoru, ritüeller ve merasimler estetik unsurlar arasında yer almaktadır.

EKONOMİK YAPISI: Sayokan Kahramanlık Oyunları organizasyonları çoğunlukla ülkemizin muhtelif bölgelerinde gelenekleştirilmiş yerel büyük festivallerde faaliyet gösterir. Bu festivaller büyük belediyelerin katkıları ile olur. Alpların yollukları ve dereceye giren alpların ödülleri organizasyon sahibi belediye başkanlıkları tarafından ödenir. Ödüller organizasyonun büyüklüğüne göre değişkenlik arz eder. Türk savaş sanatı Sayokan, yağlı güreşimiz gibi yarı profesyoneldir. Bu yapısından dolayı mesleki bir yapıya bürünmesi sağlanacaktır. Ayrıca uluslararası hedeflerimiz, ülkemiz ekonomisine, turizmine, tanıtımına katkı sağlamak amaçlıdır.

Tarihçe

Sayokan Avrasya Federasyon Simgesi
Savaş sanatlarına 1973 yılında başlayıp bir çok ülkelerde araştırmalar yapan ve başarılar elde eden, dünya ustaları tarafından da yakınen tanınan Nihat YİĞİT tarafından kurulmuştur.

Sayokan bir Türk savaş sanatıdır. Dünya Türkleri' nin savaş sanatıdır. Ayça (hilal) stratejisi, kurt kapanı oyunları ile, Türkçe kavramlar bütünü ile, sıradüzen ünvanları ile, kahramanlık oyunları ile, Atatürk'ün Türk Milliyetçiliği hedefleri ile, Sayokan'ın en üst ünvanından en alt ünvanına kadar Sayokan içinde yaşatılan töresiyle, faaliyetlerindeki Türk kültürünün yaşatılma gayretleriyle, kültürel davranış disiplinleri ile Türk savaş sanatıdır. Dünya savaş sanatları arenasında Türkü, Türk Milletinin seciyesini, kabiliyetlerini ortaya başka savaş sanatları ile değil Türk savaş sanatı ile layıki ile kanıtlama kararlılığı noktasında tek Türk savaş sanatıdır. Savaş sanatları alanında dışarı bağımlılıktan kurtulma noktasında gücünü, farklılığını ortaya koyan bir savaş sanatıdır.

Bundan sonra artık Türk Milletinin katkı ve destekleri ile gelişmeli ve büyümelidir. Kurucusu Yabgu Nihat YİĞİT şöyle diyor...

*Her alanda ve branşta yurt dışına bağımlılıktan kurtulmalı, dünya arenasında kendimize ait, övünç kaynağımız olacak çalışmalar üretmeliyiz. Kendimizi tanıtmanın ve tanınmanın yolu, dışarıdan getirdiğimiz unsurların üzerine kimliğimizi yazarak değil, tarihimizle, kültürümüzle, dilimizle anılacak çalışmalarımızla, dünya arenasında rekabet etmekle mümkündür. Dış dünyanın çalışmaları, ürettikleri ilham kaynağımız olabilir. Taktir ve taltiflerimizle teveccüh gösterebiliriz. Ama bağımlı olmak 16 bin yıllık tarihe sahip, medeniyet ruhu ve şuuru taşıyan bir milleti ancak tembelleştirir. Gelişmek başkalaşmak veya başkalarından medet beklemek değildir. Başkaları ile rekabet edebilmek, rekabet edebilme gayreti ile üretmektir.

*Sayokan, dünya savaş sanatları alanında bizi anlatmaya ve tanıtmaya gayret eden; bu alanda bizde varız diyebilmenin onurunu yaşatmak amacı ile Millet merkezli bir kültürleştirme hareketidir. Yabancı alanlarda, yabancıların kuralları içinde varlık mücadelesi vermek yerine; bizim alanlarımızda yabancılara adalet, hakkaniyet ve misafirperverliğimizle, şanlı geçmişimizle varlığımıza taktir ve teveccüh göstermelerini sağlamak daha anlamlı ve onurlu olacaktır. Bu bir ırkçılık değildir. Irkçılık başka milletlere yaşama hakkı vermemek demektir. Bu bir VATANPERVERLİKTİR...Taktir ve teveccüh büyük Türk Milletinindir. (“Yabgu” Nihat YİĞİT )

Sayokan bir Türk kültürleştirme hareketidir. Büyük Milletimizin teveccühü ve kabulü ile önümüzdeki yıllar kültürümüzün bir parçası olacaktır. Tüm kültürlere katkı, önce kültürleştirme hareketi ile başlar, daha sonra milletin kabulü ile kültürün bir parçası olur. Örneğin yağlı güreşimiz atalarımızın Anadolu'ya gelmesi ile başlamıştır. Orta Asya'da iken aba - kuşak güreşlerimiz mevcut iken, Anadolu'ya gelişimizden sonra güreşimiz yeni bir boyut kazanmıştır. Sayokan'da kurucusu "Yabgu" Nihat Yiğit tarafından büyük Türk Milletine armağan edilmiştir.

TERMİNOLOJİSİ

Yumruk


Ok Yumruk

Orak Yumruk

Kalkan

Kılıç

Kanca Yumruk

Burgu

Omca (Bağ kütüğü)

Tırpan

Ön tekme

Yan tekme

Art tekme

Art orak tekme

Eklem tekme

Döner Dirsek

Gökkuşağı

Togay (Dolunay)

4 Yay - Hilal

Alt

Orta

Üst

Sağ

Sol

Dön/Çevir

Hazır ol

Duruş

Süvari

Birbirinize

Tola ( Dolu, içi boş olmayan)

Rakip

Cenk oyunu

CenkToy ( acemi, tecrübesiz)

San (Ünvan)

Toralp (Eğitilmemiş Yiğit)

Tuyun (Ağa)

Aybar ( Saygılı, görkemli kişi)

Taygun (Yönetici ünvanı)

Tanyu (Hakan-Kaan)

Yabgu (Hükmeden lider)

Orunbay (Makam sahibi, büyük görevi olan kişi)

Tam puan

Ön

Yan

Öngörü

Mesafe

Atma / Fırlatma

Birinci Hilal

İkinci Hilal

Üçüncü Hilal

Dördüncü Hilal

TatbikSavaşçı

Sarmala-at

Ters sarmala-at

SAYOKAN

Kendini Korumanın Birliği

Cenkal

Osmanlı

Dur

Başla

Duruş

Sağ Sancak

Sol Sancak

Toy Tola

Sarp Tola

Gören Tola

Hakimiyet Tola

Dora (Doruk)

TolaAsker (Sayo) Tola

Cenk Tola
Osmanlı Tola

BENGİALP

Yiğitliği ve kahramanlığı ile sonsuza dek anılacak olan kişi. ( Immortality title )

BENGİSAN

Aynı anlamın bayanlar için kullanılan ünvanı. ( Immortality title for female )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder